Abuk sabuk düşlerle sevilir mi insan.
Gün aydınlığını yüzüne giydirmek diye bir şey mi olurmuş.
Gecenin bir yarısı uyanıp perdenin kenarından süzülen ay ışığında yüzünü seyretmek gibi çocukça şeyler de neyin nesi.
Kaldı mı böyle aşklar.
Kan çanağı gözlere aldırmadan uykusuz geçen saatler
Sesine bir kez daha dokunmaktır diyordum
Bak hele .
Sahi hangi filmin repliğiydi bunlar.
Ben seni sevemedim.
Belki yüz yıl gerisindeyim zamane aşkların
Sinemaların cepte taşındığı bir zamanda
Birlikte sinemaya gitsek diyordum sana
Patlamış mısırlar gibi
Öyle utanmadan kahkaha atsak diyordum patlak patlak
Sonra sanki kaçacaksın gibi elini tutsam diyordum sıkı sıkıya
Her fırsatta gözlerine baksam
Öpsem diyordum.
Ne desen haklısın
Ben seni sevemedim.
Hiç simit yememiş gibi
Sıcacık bir simit diyordum sabah kahvaltısında.
Dağılmış susam tanelerini parmağımın ucuyla bastırıp bastırıp almak diyordum
Gülüyorsun. Biliyorum .
Gülüyordun zaten ben böyle şeyler anlattığımda
Birde karşıdaki otobüs durağında
Sırılsıklam ıslanıp yağmur altında seni beklemek hikayesi vardı değil mi.
Yalınayak koşup geleceksin de.
Dudaklarımı alacaktın dudaklarına.
Şimdi yine güleceksin biliyorum.
Ama dudakların deyince bir titreme düşüyor yine dudaklarıma.
Nefesimde bir vanilya kokusu birden.
Birden daha hızlı atmaya başlıyor kalbim.
Kahretsin ,yine duman kaçtı gözlerime.
Özür dilerim.
Ben seni sevemedim.
İnsan üç beş afili söz öğrenir.
Üç beş iltifat cümlesi kurar sevince.
Ben onu da beceremedim .
Annem , kurban olurum derdi hep .
İnsan en çok sevdiğine kurban olurmuş.
Bende hep kurban olduğum dedim.
Ben seni sevemedim...
Присоединяйтесь к ОК, чтобы подписаться на группу и комментировать публикации.
Нет комментариев